Sinsi ilerleyen bu hastalık yüzünden kimi hastalar, yıllarca fark etmeden günlük yaşamlarını sürdürebildiklerini belirten Ergüzel, “Ancak zamanla hipertansiyon hastalarının kalp, böbrek ve damarlarında çeşitli sorunlar ortaya çıkabiliyor. Hipertansiyon son yıllarda sıklığı giderek artan bir hastalık olmasına rağmen toplumda farkındalık maalesef yeterli düzeyde değildir. Hastaların üçte biri hastalıktan habersiz olup tedavi altındaki hastalarında yarısından fazlasında tansiyon kontrolü yetersizdir” şeklinde konuştu.
Hipertansiyon hakkında bilgi veren Ergüzel şunları söyledi;
“Hipertansiyon; atardamarlardaki kan basıncının yükseldiği kronik bir tıbbi durumdur. Bu basınç artışı sonucu, kalp kanın damarlarda dolaşımını sağlamak için normalden daha fazla çalışmak zorunda kalır. Kan basıncı iki, sistolik (büyük tansiyon) ve diyastolik (küçük) ölçümü içermekte olup bunlar kalp kaslarının kalp atışları arasında kasılması (sistol / büyük tansiyon) veya gevşemesine (diyastol / küçük tansiyon) bağlıdır. Hipertansiyon tanısı nasıl konulur farklı günlerde yapılan üç ölçümde genel iyilik halinde tansiyonun 140/90 mmHg olması durumunda tanı koyulur, bunun dışında tanı koymayı sağlayacak özel bir tetkik yoktur.”
“UZUN SÜREN HİPERTANSİYONDA KİŞİNİN HİÇBİR YAKINMASI OLMAYABİLİR”
Hipertansiyon hastalığının çok ağır sonuçlara yol açabileceğinin altını çizen Ergüzel, “Hipertansiyonda en sık yakınmalar ense, sırt baş ağrısı, yorgunluk ,efor kapasitesinde azalma, nefes darlığı ve görme bozukluklarıdır. Uzun süren hipertansiyonda kişinin hiçbir yakınması olmayabilir ancak çok ağır sonuçlara yol açabileceğinden mutlaka tedavi edilmelidir. Hipertansiyonun primer ve sekonder olarak iki tipi vardır ve %90 nın üzerinde primer (esansiyel) hipertansiyon mevcuttur ki bu durumda tansiyonun neden yükseldiği saptanamaz. Sekonder (ikincil) hipertansiyonda ise neden olan bir hastalık söz konusudur ( genellikle böbrek ,böbreküstü bezi hastalıkları ve bazı tümörler) ve hastaların % 5-10 nu oluşturur” dedi.
Hipertansiyon tedavisinde ilk basamak yaşam tarzını değiştirmektir diyen Ergüzel, “Bunlar ideal kiloya ulaşmak, tuz kısıtlaması, egzersiz, sigara ve alkol kullanımının kesilmesi ve sebze ve meyve tüketiminin arttırılması önerilir. Bu şekilde kontrol sağlanamaması durumunda ilaç tedavisi önerilir” ifadelerini kullandı ve devam etti;
“HİPERTANSİYON KALP DAMAR SİSTEMİNİ DİREKT ETKİLER”
“Hipertansiyon; inme, miyokard enfarktüsü (kalp krizleri), kalp yetmezliği, atardamar anerizması ,periferik arter hastalığı için ana risk faktörü olup, böbrek yetmezliğinin de en önemli nedenlerinden biridir. Kalp damar sistemini direkt etkilediğinden her hipertansiyon hastasının detaylı bir kalp muayenesinden geçmesi gereklidir. Hastaların en sık yaptığı hatalar ise yaşam tarzı değişikliklerine uymamak , tansiyon yükselince anlıyorum diyerek tansiyon kontrollerini yapmamak, birden fazla ilaç kullanan hastalarda genellikle ilaç atlamaktır. Hastaların büyük kısmı tansiyon yüksek olduğunda o gün ilacını almadığını söyler ki aslında bu tedavinin yetersiz olduğunun çok önemli bir göstergesidir çünkü bir önceki gün alınan ilaçların ertesi günde o günkü doz alınmasa bile tansiyon kontrolünü yapması gereklidir.
Hipertansiyonda en zor ve yakın takip gerektiren grup dirençli hipertansiyon olarak kabul edilen üç ve daha fazla ilaç kullanmasına rağmen kontrolün yetersiz olduğu gruptur. Burada üçten kasıt kutu değil etken maddedir ve bir çok ilaç tek kutuda birden fazla etkin madde içerir ( ilaç isminde plus ,forte gibi ) . Bu hastaların yakın kardiyolojik ve endokrin değerlendirmeleri yapılmalıdır. Tansiyon takibi klasik yöntemle veya dijital cihazlarla yapılabilir, bilek yerine koldan ölçüm yapan dijital cihazların kullanılması önerilir. Ölçüm öncesi mutlaka 10 dk istirahat etmeli oturur poziyonda yapılmalı ve manşon kolun üst bölümünün üçte ikisini kaplamalıdır, sık yapılan hata dirseği içerecek şekilde bağlanmasıdır ki hatalı ölçüme neden olur. Ayrıca tansiyon aletlerini kullanım sıklığına göre yıllık kalibrasyon ayarı yapılmalıdır. Her iki koldan ölçüm yapılmalı ve yüksek olan koldaki değer kabul edilmelidir ,iki kol arasında 10-20 mmHg fark olması normaldir.
Genel toplum için hipertansiyonda tedavide hedef bir değer yoktur ve 140/90 mmHg ve altında olması istenir. Tedavi sırasında en sık karşılaşılan yan etkiler halsizlik , baş ağrısı , kabızlık , öksürük-kuru öksürük, bazı ilaçlarda ayaklarda şişme, iktidarsızlıktır. Tedavi sonrası halsizlik ilaç bırakma için sık bir neden olup bir iki hafta içinde kendiliğinden düzelir. Evde ani tansiyon yükselmelerinde dilaltı olarak 25 mg kaptopril aralıklı olarak üç kez alınabilir ve özellikle dirençli hastaların evlerinde bulundurmalarında yarar vardır.”
Özel Fatma Hatun Hastanesi Nöroloji Bölümü Hekimi Uzman Doktor Nihal Duran, insanların en çok karşılaştığı Migren, Alzheimer ve Beyin kanaması ...
GECELERİ YAŞADIĞINIZ ŞİDDETLİ KAŞINTILARINIZIN SEBEBİ UYUZ OLABİLİR
SOĞUK ALGINLIĞINDA ISRARLA SERUM İSTEMEYİN...
ARTIK FRENE BASMANIN ZAMANI GELMEDİ Mİ? GİTTİKÇE OBEZLEŞİYORUZ…
ALPPLAS - ACRON - BOLUPLAS ÇALIŞANLARA ÖZEL KOAH SEMİNERİ
OGM Çalışanlarına Sağlıklı Beslenme Önerileri
Okul Döneminde Çocuklarımız Nasıl Beslenmeli?
Soru, Görüş, öneri ve eleştirilerinizi sitemiz aracılığıyla bize iletebilirsiniz.