Tüm dünyada ve ülkemizde giderek artan obezite ve diyabet, insülin direnci denilen metabolik rahatsızlığı da beraberinde getiriyor. İnsülin direncine neden olabilecek faktörleri sıralarken genetik faktör en ön plan da yer alır.Bunun yanı sıra obezite, enfeksiyon, gebelik, alkol, karbonhidrat ve glisemik indeksi yüksek gıdalardan oluşan beslenme tarzı diyebiliriz.Nedir bu insülin direnci diye bakacak olursak vücutta üretilen insülin hormonunun kullanılamaması olarak açıklanabilir.Besinlerle aldığımız karbonhidratlar sindirilerek kana geçer, kandaki şekeri de dokulara insülin hormonu taşır.İnsülin direnci bununan kişilerde vücutta pankreastan salgılanan bu hormona karşı vücutta direnç gelişir.Hormon görevini yerine getiremez ve daha fazla salgılanır.Vücuttaki insülin fazlalığı birçok sağlık sorununa neden olduğu gibi, kilo kontrolünde de sıkıntılar yaşamamıza sebep olur.

KİLO VERMEDE ZORLUK

Hipoglisemi ataklarıyla beraber görülen acıkma, göz kararması, el titremesi, hemen bir şeyler yeme isteğiyle birlikte kilo vermeye önemli bir direnç söz konusudur., kilo vermede zorluklar yaşanabilir. İnsülin direnci olan kişilerde abdominal bölgesi yağlanması dediğimiz karın çevresinde yağlanma görülür. Aynı zamanda yapılan çalışmalar obezite gözlenen bireylerde ¼ inde insülin direnci olduğunu göstermiştir

BESLENMEYE DİKKAT

İnsülin direncini kırmanın en güzel yolu kilo vermektir.İnsülin direnci de kilo vermini engellediği için burada bir kısır döngü söz konusudur.İnsülin direncinin kontrol altına alınabilmesi için diyet+ egzersiz+ilaç tedavisinin birlikte yürütülmesi gerekmektedir.

-İnsülin direnci için en etkili beslenme biçimi düşük glisemik indeksli beslenme alışkanlığı hayatın merkezine yerleştirmektİir..Düşük glisemik indeksli besinler yüksek glisemik indekli besinlere göre daha uzun süre tok tutarlar ve bu sayede bir sonraki öğünde daha  az acıkma sağlanmış olur.

-Rafine karbonhidratlar yani beyaz un ve rafine karbonhidrattan yapılmış karbonhidrat kaynaklı besinler yüksek glisemik indekslidir. Beyaz ekmek yerine mutlaka tam tahıllı, kepekli ekmekler tüketilmelidir.

-Diyetteki lif oranı arttıkça GI düşer. Bu yüzden mutlaka lif içeriği yeterli olan beslenme programları uygulanmalıdır.

-Özellikle sofra şekerinden, şekerle hazırlanmış tatlılardan, fruktoz şurubu içeren meşrubatlardan un , ya, şeker ile üretilmiş pketlenmiş ürünlerden (bisküvi, kek, cips,pasta , kurabiye, gofret) kesinlikle uzak durulmalıdır.

-Patates gilisemik indeksi çok yüksek besinlerden birisidir. Özellikle kızartılıp sıcak yendiğinde, taze pişirilip ezildiğinde glisemik indeksi artıyor.

-Bir meyve ne kadar olgun ve ne kadar tatlıysa Gİ değer o kadar yüksek kabul ediliyor. Ayrıca meyve yerine meyve püresi ya da salatası yemek isterseniz, Gİ değerini artırdığınızı bilmeniz gerekiyor. Tüketilen meyvenin kabuklu tüketilmesi en doğru yöntemdir. Kavun , karpuz, muz, incir, üzüm gibi meyvelerden uzak durmak insülin direnci bulunan kişiler için son derece önemlidir.

-Yapılan çalışmalar tarçının etkili bir insülin direnci azaltıcısı olduğunu göstermektedir. Tarçının insülinin kullanımını kolaylaştırdığı, insülin-şeker dengesini iyileştirdiği kabul ediliyor. Günde 2-3 çay kaşığı toz tarçın istenen yararı sağlıyor.

-Çörek otunun da insülin direnci üzerinde olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. Yapılan Bir çalışmada,  araştırmacılar insülin direnci gelişen kişilerin tedavilerinde çörek otunun önemini göstermişlerdir.

-Zerdeçal, bileşimindeki curcumin adlı madde ile insülin direncini azaltır ve kan şekerini düşürür. Düzenli tüketildiğinde diyabeti olanların kalp-damar hastalıkları riskini azaltır.Zerdeçal bitki çaylarına eklenerek, meyvelere, sebze yemeklerinize ve salatalarınıza serperek tüketebilirsiniz.

EGZERSİZ

İnsülin direnci olan bireylerde hergün 45 dk yürüyüs çok önemlidir. Araştırmalar her gün 35-45 dk yürüyüşün çok iyi bir direnç kırıcı olduğunu göstermiştir.